21-22 Aralık tarihlerinde, TED İzmir Koleji'nde TurkishKit ekibi ile birlikte “tasarım” ve “kodlama” eğitimi yapıldı. İzmir, İstanbul, Afyon şehirlerinden gelen, üniversite, lise, ortaokul öğrencilerinden oluşan katılımcılar Apple teknolojileriyle tanışarak, Sketch, Swift, Xcode uygulamalarını deneyimlerken, işbirliği içinde çalışma, problem çözme gibi önemli becerileri de geliştirme fırsatı buldular. TurkishKit ekibi ile ilk defa bir etkinliğe ortaklık yapacağımızdan dolayı çok heyecanlıydık. Ekibin üyeleri ile daha önce tanışmamıştım, ancak telefon ve FaceTime üzerinden yaptığımız görüşmelerde çok ortak paylaşımlarımız olduğunu görmek, tanışmadan iyi iş çıkaracağımızın sinyallerini vermişti. TurkishKit'in kurucusu Emirhan Erdoğan, etkinlik alanının seçiminden, yerleşimine kadar tüm detaylarla yakından ilgilendi. Ekipteki herkes titizlikle alışıyordu ve her şeyin çok güzel, özel olmasını önemsiyordu. Ve öyle de oldu! "Tasarım Günü" 21 Aralık Cumartesi "Tasarım Günü" temasıyla keyifli bir tanışma ve kahvaltı ile başlayan etkinlik “WWDC ile Tanışın” sunumu ilekatılımcıları heyecanlandırdı. Apple tarafından düzenlenen WWDC’de, başvuru aşamasından etkinliğin sonuna kadar yaşanan maceraları, Apple tarafından burslu olarak davet edilen Sergen Gönenç ve Can Demirgüreş’in etkili sunumu ilham verdi. "Tasarım Odaklı Düşünme" sunumu ile devam eden etkinlikte katılımcılar, gündelik hayatta ve tasarım yaparken yaşanan sorunlara olağandışı, yaratıcı çözümler üretebilmenin çözüm odaklı düşünce yapısını keşfettiler. Sherpa/UX-UI Designer Orkun Duyar ve Sherpa/UX Designer Serkan Doğan tarafından gerçekleşen sunum farklı bakmaya, farklı tasarlamaya yönelik yeni ufuklar açtı. Devamında ise "Apple Watch Uygulamanızı Çizin", "Temel Tasarım ve Sketch", "Sketch ile Tasarım", "Sketch ile Instagram" konularını analatan ve uygulamalı olarak gösteren Orkun Duyar ve Serkan Doğan, katılımcıların problem çözme, tasarım geliştirme, işbirliği içinde çalışma becerilerini de etkinlik senaryoları içinde geliştirdiler. Kodlama Günü 22 Aralık Pazar, TurkishKit ile ikinci gün yine okulumuzun hazırladığı harika kahvaltı ile başladı… Birinci oturum “Teknolojinin Bir Dili Var: Kodlama” etkinliği! TurkishKit blog direktörü Can Demirgüreş’in keyifli anlatımıyla, katılımcılar teknoloji ile kod arasındaki mükemmel ilişkiyi keşfetti. Fikirlerin kodlanması, Playground geliştirme ortamına giriş ve iyi isimlendirmenin başkalarının anlayabileceği türden bir kod yazmadaki önemini kavradılar. Swift Temelleri oturumunda, “sabit ve değişken” kavramlarını, kod içerisinde bir kontrol mekanizması görevi ve durumları denetleyen “if-else” yapısını uygulayarak deneyimlediler. TurkishKit İçerik Üreticisi Sergen Gönenç tarafından gerçekleşen etkinlik katılımcıların kodlama becerisini bir üst seviyeye taşıdı. Mükemmel İkili: Diziler&Döngüler oturumunda çoklu nesneleri bir arada tutan, dizileri nasıl oluşturabileceklerini ve tekrar eden döngülerin görevlerini, nasıl çalıştıklarını deneyimlediler. TurkishKit İçerik Üreticisi Berk Turan tarafından gerçekleşen oturum, uygulamaya geliştirmek isteyen katılımcılar için önemli bir adım oldu. Tasarım gününde tasarlanan Instagram gönderisini, interaktif Playground ortamında kodlama ve kendi gönderilerini kişiselleştirebilecekleri oturum, TurkishKit Eğitmeni Rana Taki tarafından gerçekleşti. Yaklaşık üç buçuk saat süren oturumun sonunda kullanıcılar kendi Instagram gönderilerini tasarladılar. TED İzmir Koleji olarak bu önemli çalışmaya ev sahipliği yapmış olmaktan gurur duyuyoruz. Etkinlik, katılımcılara kodlama ve tasarım konularında öğretirken, 21. Yüzyıl becerileri olan problem çözme, takım olarak çalışabilme, paylaşma, çözüm odaklı olabilme becerilerinin de gelişmesine katkı sağladı. TurkishKit ekibine ve destek veren herkese çok teşekkürler.Sercan Uslu ATIL ÇELİK Güner GÜLERHakkı Özkarakaş Kurtuluş Toptaş Hakan Umutlu Ugur Mert SERHAT GÜRGÜN Peter Ford
1 Comment
Tablet ve Mobil uygulamalar üzerine yazmış olduğum yazıları takip edenler, yazılarımdan şu sonucu çıkarabilir: Eğitimde tablet teknolojisi yerinde kullanıldığında faydalıdır, ama nasıl kullanıldığını bilmiyorsanız vakit kaybıdır, bunu telafi etmek için acil eylem planı yapıp gerekli profesyonel gelişimi sağlamalısınız. Gün geçmiyor ki yeni bir tablet uygulaması, ya da eğitsel içerikli yeni bir portal görmeyelim.... “Bu kötü bir şey mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Bence de çok güzel bir gelişme, heyecan verici, merak uyandıran ve eğlenceli... Ama sadece iyi hissettirmesi, öğretim amacıyla kullanılması için yeterli değil. Bu yazımda öğrenciler için seçeceğimiz uygulamalarda nelere dikkat edebiliriz sorusuna yanıt arıyor olacağız. Beyin Fırtınası Yapalım! Uygumalar öğrencileri olduğu kadar öğretmenleri de çok heyecanlandırıyor. “ Aaa, bu çok güzel, çok eğlenceli, yârin kullansam ya dersimde...” diyen pek çok öğretmen arkadaşımı biliyorum. Bu heyecan harika... Bir de bu heyecanın yanında, küçük bir beyin fırtınası yapalım: her uygulama her öğrenci için uygun mu?, bireysel farklıkları destekliyor mu?, öğrenciler öğrenme hızlarına göre ilerleyebiliyor mu?, geri bildirim (Feedback) veriyor mu?, uygulama öğrencinin yaş düzeyine uygun tasarlanmış mi?, dersin hedeflerine hizmet ediyor mu?, uygulamayı kullandırmanızdaki amaç nedir?, uygulamadan sonra öğrencilerden beklentileriniz neler? Eminim sizlerin de düşündüğü ve ilaveler yapmak istediği kriterler vardır. Şimdi bunları biraz daha pedagojik bir bakış açısıyla incelemeye çalışalım. Dersimin hedeflerine uygun mu, dil seçimi, öğrenme çeşitliliği, geri-bildirim içeriyor mu? Bir uygulamayı seçmememizdeki en önemli nedenlerden ilki, dersimizin amaçlarına hizmet etmesidir. Sadece eğlenceli bir ortam sağlamak için değil, öğrencilerin kazanımlarını pekiştirmek amacıyla mobil uygulamalar seçilmelidir. Uygulamada kullanılan dilin anadil olması ya da yaş düzeyine ve öğrenen grubun özelliklerine göre anlaşılır dilde yazılmış olması önemlidir. İmkân olması durumunda dil seçme fırsatı verilip/verilmediği kontrol edilmedir. Uygulamaların bireysel çalışma, grup çalışması ve paylaşımda bulunma gibi öğrenme çeşitliliğini ve iletişimini sağlayan özellikler içermesi de önemli kriterler arasındadır. Uygulamaların geri-bildirim (Feedback) verme özelliğinin, ölçme ve değerIendirme özelliklerinin olması öğrencilerin pratik yapması açısından faydalı olacaktır. Öğrencilerin yaş düzeyine uygun mu?
Mobil uygulamalarda amaç öğrenme sürecine olumlu yönde katkı sağlamaktır. Ancak uygulamanın içeriği, öğrenme grubunun müfredatına uygun hazırlanmış olmalı ve ara-yüz tasarımı da yaş düzeyinin özelliklerini desteklemelidir. Tasarım ve içerik özelliklerinin yanında, öğrencilerin kendi seviyelerine göre ilerleyebilmeleri de bireysel farklılıkların desteklenmesi açısından çok önemli bir kriter olarak karsımıza çıkıyor. Uygulama seçiminde bulunurken, hem kız hem de erkek öğrencilerin ilgisini çekecek senaryoya sahip uygulamalar seçilmelidir. Benzer şekilde, uygulama öğrencilerin yaşadığı coğrafyanın kültürüne uygun olarak tasarlanmış olmalı ki öğrenciler uygulamaları içselleştirebilsin. Aksi halde, öğretmenlerin etkinlik öncesinden farklı kültürler hakkında bilgi vermesi ve uygulamada da ne anlattığının açıklamasını yapması gerekir. Uygulama hangi becerileri destekliyor? Uygulamaların müfredatı desteklemesi ve öğrenci özelliklerine uygun olması da maalesef çok yeterli olmuyor. Bunların yanında öğrencilerin problem çözebilme, pratik yapabilme, yaratıcılıklarını geliştirebilme, iş-birliği yapabilme, bireysel farkındalık kazandırma gibi becerilerin gelişimine destek vermesi önemli ve gereklidir. Eğer bunlardan bir çoğunu sağlamıyorsa, öğretmenler derslerine ilave etkinler geliştirerek bu becerilerin gelişimine destek olmalıdır. Etik ve güvenlik desteği veriyor mu? Uygulamanın müfredat içeriğine uygun olup olmadığını kontrol ettikten sonra, içerdiği tüm bilgilerin, değerlendirme kısmı ile birlikte doğruluğunu, bilginin kaynakları ve referansları kontrol edilmelidir. Erişim kolay mı, güncelleniyor mu, ücret istiyor mu? Uygulamaların pek çoğuna mobil cihazlar üzerinden erişilebiliyor, ancak her uygulama her mobil cihazda çalışmıyor. Öğrencilerin sahip oldukları mobil cihazlara göre uygulama seçimi de bu noktada önem taşıyor. Genel olarak mobil uygulamalarda bir kaç kullanımdan sonra güncelleme istenip/istenmediği soruluyor. Güncellemeleri takip edip, neler istendiği kontrol edilmelidir. Bu kapsamda ücretli güncellemeler varsa öğrenciler bu konuda uyarılmalıdır. Ek olarak, uygulamaları kullanmaya başlamadan önce, önceki kullanıcılara ait görüşleri dikkate almak öngörüye sahip olmamızı sağlayacaktır. Her ne kadar teknolojik yenilikler biz teknoloji severleri heyecanlandırsa, sürekli yeni uygulamalar keşfedip bunları “Nasıl kullanabiliriz?”, “Nerede faydalı olur?” düşüncesiyle eğitimler verip, örnekler göstersek de, işler hiç de umduğumuz gibi gitmeyebiliyor. Kabul edelim ki, eğitimcilerin, özellikle öğretmenlerin bu konuda ki tutumu hala beklenilen düzeyde değil. Çünkü öğretmenlerin, öğretim sürecinde teknoloji kullanmak anlamında ciddi kaygıları var: “Sabah sınıfa girdiğimde, elektronik tahtayı açıyorum, akşam çıkarken kapatıyorum. Kullanmadı demesinler. Aman bozulur falan şimdi, başıma iş almayayım...” “ İyi güzel diyorsunuz da müfredat yetişmiyor hocam...” “ Ben bunun nasıl kullanılacağını anlayıp, onu sınıfa gösterene kadar, ooh hoooo... Bir ünite bitirir, üstüne karma test çözdürürüm...” “Projede bir yere kadar hocam, sınavlarda yapamıyorlar” “Tembel oldular hocam. Her şeyi böyle hazır vermiş gibi oluyoruz, önceden en azından kitap defter kontrolü yapardık, simdi tablette var diye gezmeye gelir gibi okula geliyorlar. İyice tembel oldular. Nasıl olsa sonra izleriz, sonra notlara bakarız düşüncesinden dersi bile dinlemiyorlar artık.” İşte bu cümleler, hiç abartısız birinci ağızdan duyulan, hatta bazı öğretmenlerin içlerini dökmek ister gibi serzenişte bulunduğu söylemlerden sadece bir kaç örnek... Diğer taraftan, çok iyi bir özel okulun, yabancı genel direktörüyle yaptığımız ayaküstü sohbette bana sorduğu soru: “Bana öyle şeyler söyleyin ki, ben okul başladığında yapacağım toplantıda öğretmenlere şu sorunun cevabını verebileyim. Kullanmasalar bile artık bana bu soruyu sormasınlar. “Teknolojiyi derslerinde neden kullansınlar? Bana teknolojinin derste kullanımının ne faydası olduğunu söyleyin. Benim de öğretmenleri ikna edici bir cevabım olsun.” Karşımda, çok donanımlı bir okulun genel direktörü vardı, okulunda seçkin bir öğretmen kadrosuna sahipti ve öğrencilerin başarı düzeyi ortalamanın üstündeydi. Daha önce de devlet okullarını pek çok kez ziyaret etmiş, öğretmenler ve okul yöneticileriyle görüşmüştüm. Şartlar farklı olsa da, kaygılar aynıydı. O nedenle konunun özüne, en başa geri dönüp yeni bir araç tanıtmak yerine, “teknoloji derslerimde neden kullanmalıyım?” konusunu biraz derinleştirmek istiyorum. Roblyer & Doering (2013) tarafından yazılan, “Integrating Educational Technology into Teaching” adlı kitapta bu konu çok iyi incelenmiş ve öncelik verilmiş. Burada yer alan problemlerden yola çıkarak, kendi deneyimlerimle örneklendirmeye çalışacağım. Roblyer & Doering (2013)’e göre, "Eğitimde Teknoloji Kullanımı" en temel üç probleme cevap verir:
Şimdi bu başlıkları biraz daha açalım. Problem1: Teknolojiyi kullanarak, öğrencilerin derse katılımını ve motivasyonu nasıl artırabiliriz?
Problem2: Öğrencilerin öğrenme ihtiyacı nasıl desteklenir?
Problem3: Öğrencileri geleceğe nasıl hazırlarız? Öğrencilerin ne öğrendiklerinden çok, nasıl öğrendiklerinin üzerinde durmalıyız. Öğrencilerin, “Öğrenmeyi öğrenme” yani yaratıcı düşünme, etkili karar verme gibi becerileri kazanmaları, bir konuyu, bir kuralı ya da kavramı ezberlemelerinden daha önemlidir. Roblyer & Doering (2013)’e göre, 21. yüzyılda öğrencilerin bu becerileri kazanabilmeleri için üç farklı okuryazarlık alanında beceri kazanmış olmaları bekleniyor:
Bu nedenle öğrencilerin bilgi ve iletişim teknolojileri becerilerini K12 düzeyinde kazanmış olmaları çok önem taşıyor. Bunun da bir sonucu olarak, eğitime teknolojiyi entegre etmek isteğe bağlı bir durumdan çıkmalı ve gereklilik halini almalıdır. References: Roblyer, M. D., & Doering, A. H. (2013). Integrating Educational Technology into Teaching (6th ed.). Pearson. Öğretim sürecinde yaşanan genel bir eksiklik öğrencilere anlık geri-bildirim (feedback) verilmemesidir. Geleneksel bir sınıf ortamında, öğretmen bir soru sorduğunda bir grup öğrenci parmak kaldırır. Parmak kaldıran öğrenciler ya sorunun cevabını çok iyi biliyorlar, ya da kendilerini ifade etmek konusunda cesareti olan öğrencilerdir. Peki ya diğer öğrenciler? Onların arasında da “hiimmm, cevap bu olabilir, şu da olabilir...” diye düşünen ya da “Simdi biri kalkıp söyler, ben söylemesem de olur...” ya da “ben parmak kaldırsam da, öğretmenim beni görmez...” gibi düşünen öğrencilerimiz olabilir.
Çalıştığım kurumun, “Öğretmeyi Geliştirme Merkezinde”, “geri-bildirim vermeyi, tüm öğrencileri uyanık tutmayı ve etkin katılımı nasıl sağlayabiliriz?” sorusunu tartışırken, sohbetimize ortak olan felsefe profesörü sınav kâğıdı okumanın yoruculuğundan ve çok zaman aldığından bahsedince, ITDP (Instructional Technology Development Program) bölümü olarak, neler yapılabileceğini hocamızla ayrıca bir toplantı yaparak gözden geçirdik. 250 adet i>Clicker için sipariş verdik ve bir kaç gün içinde ilk uygulama başlamış oldu. Bu sürecin bir ihtiyaçtan doğmuş olması motivasyonumuzu iki kat arttırdı. Kalabalık sınıflarda öğretimin kalitesi her zaman sorgulanmıştır: Öğrencilere ulaşmak, onların farkına varmak, sizi dinlediklerini anlamak ve öğrencilere anında geri bildirim vermek, ara değerlendirme yapmak, yapılan kısa sınavların kaydını tutmak, sınıfın genel durumunu anında grafik üzerinde görmek ve tüm bunları çok kalabalık sınıflarda yapmak! Üstelik kabalık sınıflar derken, 90+ sınıf mevcudu olan, amfilerde işlenen derslerden bahsediyorum. Yüksek öğrenimden K-12’ye, yetişkin eğitiminden iş hayatındaki profesyonel kullanımına kadar, “i>Clicker” araçları tam da bu noktada bizlerin arayışına cevap oldu. Katılımı aktifleştiren ve öğretim sürecini eğlenceli bir etkinliğe dönüştüren uygulamada 98 öğrenci ve 3 felsefe profesörüne öğretim teknoloğu olarak benim liderlik ettiğim çalışmanın notlarını öncelikle kullandığımız sistem hakkında bilgi vererek paylaşmak istiyorum. Teknik Bilgiler i>Clicker Teknolojisi ya da “Classroom Response System” ya da anılan başka isimle “The i>Clicker Audience Response System” araçlarını sınıfınızda kullanmak için neler gerekli:
Öğrenciler için i>Clicker...> sınıftaki öğrenci ya da katılımcı sayınıza göre i>Clicker sayısını düzenleyin. Öğrencilere cihazları verin ve cihazların ilgili web sayfasından ya da kullanıcı el kitabında yönlendirildiği adresten, dersinize kayıt olmalarını sağlayın. Bu adreste öğrenciler okul numaraları ve diğer önemli bilgilerle öğretmenin veri sistemine kayıt olacaklar. Öğrencilerin bundan sonra yapması gereken, cihazları sınıfta yanlarında bulundurmak, sınav sırasında soruları cevaplamak için uygun seçenekleri cihaz üzerinden tıklamak... Tabi bir de cihazları kaybetmemeleri gerekiyor. Bizim çözümümüz, öğrencilerin kaybettikleri cihazın yerine yenisi almaları oldu! Gerçekten etkili... Öğretmenlerin kullandığı i>Clicker...> Öğretmen tarafından kullanılacak i<Clicker, alıcıya dersin barkodu ile tanımlanmalıdır. Bu tanımlama işlemini yapmadan önce, kullanılacak bilgisayarın işletim sistemine göre gerekli güncel yazılım USB içinde geliyor. Ancak, önerim internet üzerinden güncel yazılımı takip etmeniz ve USB üzerinden çalıştırmanızdır. Öğretmen i>Clicker’i ile sunumu yönlendirip, duraklatıp, sınav yapabilirsiniz. Bu sayede, kürsüde ya da beyaz perdenin önünde beklemeniz gerekmiyor! Öğrencilerin yakınlarına gidebilir, onlarla daha yakın iletişime geçtiğinizi hissettirebilirsiniz. Her soru için sınıfın başarı grafiğini anında görüntüleyip, doğru cevabı seçebilir ve sınıfla paylaşabilirsiniz. i<Clicker teknolojisini Uygulamaya Başlarken Bunlara Dikkat Edin:
Bu yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederim, sorularınızı ve görüşlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin :). How would Collins’s paradigm help improve the school, and where does it need reworking to better fit the nonprofit sector? In this paper I will try to explain that how Collins’s paradigm help improve the school, and where it needs reworking to better fit the nonprofit sector. In his book, Collins creates a framework of a great organization. He does not make a formal definition of “GREAT”, however he draws a framework to reach and have a great organization. The author points out that the flywheel of change “from good to great” has three main components: 1. Disciplined People (level 5 leadership, First Who then What), 2. Disciplined Thought (Confront the Brutal Facts, Hedgehog Concept) and, 3. Disciplined Action (Culture of Discipline, Technology Accelerators). Particularly, he gives meaningful examples from the real life, especially from business, to stress each component. Here, I will try to make a transformation and adaptation for schools. I do not know if all the parts of paradigm fit into School as an organization, but I am convinced that general paradigm fits to schools life. I want to start with the first important principle of the framework: “Get the Right People on the Bus and Get the Wrong People Off” is the first principle in the book to have the great organizations. Some schools, especially private schools’ teachers get fired and new teachers are hired. I interviewed some of the teachers recently, and I asked two physical education (PE) teachers that why they were let go and both answered, “The heads said that they changed perspective of PE lesson.” In some departments, they really have the right people who are perfect in their position with their ability, education, personal properties, relationship, etc. However, in some departments, people who lack education, ability, and communication have the seats. There is a big difference between people’s behavior before the job interview and after the interview. With the wrong people, how can we discuss the challenging points in the school? This question is a kind of paradox. “Confronting the Brutal Facts and the Stockdale Paradox” is the second principle. Great leaders keep and follow their goals. However, while they are doing these;
The author points out that “Yes, leadership is about vision. But leadership is equally about creating a climate where the truth is heard and the brutal facts confronted. There’s a huge difference between the opportunity to ‘have your say’ and the opportunity to be heard” (p.74). “The Stockdale Paradox retains faith that you will prevail in the end, regardless of the difficulties and at the same time confront the most brutal facts of your current reality, whatever they might be.” In terms of school, it is especially true for the head, leaders, and boards in the school. The teachers and staff want to be responsible of the achievement of students if the achievement is high. However, if the achievement is low, who will take responsibility of being unsuccessful? The key point is here. Without solving the fundamental problems in the school, how we can jump up next step? In some school, without solving and discussing challenging points about national curriculum – which is mandatory in accordance with ministry of national education – how we can apply and integrate The International Baccalaureate® (IB) Primary Years Program that offers high quality programs of international education to a worldwide community of schools? “Hedgehog Concept!” Greek poet Archilochus said, “The fox knows many things, but the hedgehog knows one thing“. As mentioned in the book that the leaders of the organizations know what they can do best in the organization, what drives their economic engine, and what organization is deeply passionate about. “Hedgehog Concept is not a goal to be the best, a strategy to be the best, an intention to be the best, a plan to be the best. It is an understanding of what you can be the best at“ (p.98). “The essence of the process is to get the right people engaged in vigorous dialogue and debate, in fused with the brutal facts and guided by questions formed by the three circles” (p.114). Three Circles of the Hedgehog Concept (Collins, 2001) “Precisely, the Hedgehog concept is a simple, crystalline concept that flows from deep understanding about the intersection of the three circles” (p.95).
Adaptation of Hedgehog Concept to School:
The schools are the social sectors. They focus on human education. The author rethinks the important differences between business and social sector. Otherwise, it is difficult and not meaningful to try to apply everything into education sector. As it is mentioned in text of Collins (2005, p.19), “the whole purpose of the social sectors is to meet social objectives, human needs and national priorities that cannot be priced at a profit.” By considering this idea, we rethink about hedgehog concept in the social sector. Collins stated that “in circle one, ‘passion’ is understand what you organization stands (its values) and why it exists (its mission or core purpose). In circle two, ‘best at’ is to understand what your organization can uniquely contribute to the people it touches, better than any other organization on the planet. In circle three, resource engine is to understand what best drives your engine, broken into three parts: time, money, and brand” (p.19, Collins, 2005). By considering these important points, we can apply hedgehog concept into school system as:
Every worker in the school - top to down, down to top - must have a passion in their hearth to achieve the goals. They must deeply believe in themselves and their goals. The author pointed out that “We should only do those things that we can get passionate about” (p.109). We have two great examples of people who get passionate on their work: Adam Smith on economy, and Darwin on the Evolution. If the schools combine three circles of the concept, they will be able to create their schools’ hedgehog concept. Moreover, they are the best people in their specialization subject area. They do not need extra motivation, because they have already motivated with doing their best in the school. This is related to “Culture of Discipline” that we will talk about self-motivated people. “Culture of Discipline” is about the self-motivated employees. “The point is to first get self-disciplined people who engage in very rigorous thinking, who then take disciplined action within the framework of a consistent system designed around the Hedgehog Concept.” (p.126). I think that the culture of discipline is not a new concept in the book, especially for school as an organization. On the other hand, every organizational culture must have;
Consider a football team as a class in the school. They have a goal. To get the goal, they have a policy and schedule to make practice, they all know the rules, they never skip any training or practice, and because of this, they become successful in the football field. The audience watches an exciting football match, however, behind the curtain there is a big plan with high discipline. It is also the same for school governance. In the school, this concept works easily;
However, when we talk about school, educating people, and instruction, it is not smart to mention profit or making money, even in international schools. The schools’ role is educating people not marketing the products. Having well educated population is not easier than having a new machine or cigarette. Making changing on human behaviors is not easy, but changing or choosing your machine is so easy. This is the shortfall of Collins’s concept. “The Flywheel Concept” is a good tool to understand development process of good to great. According to school’s need, while the boards are making the transformation from good to great, they must deeply focus on each process step by step (people, actions, decisions, activities, seminars, etc.). The author points out this process the turning “flywheel”. In a business sector, the main goal is to make money and invest in new sectors. In education, however, the main goal is to educate people and to invest in human development. Even though the turning flywheel has seemed to have similar properties in terms of education sector, we must change something. As I mentioned before, people can change products easily. Changing of human behavior is not easy. It takes times to make change in education. However, there are mutual points for both sides: business and social (education). They are right people in right place, patient and disciplined people-thought-action, working hard and deeply, and face facts and challenge the problems, need time and money and people. As result of this process, by monitoring the turning flywheel, we must examine the every point on the flywheel and we must make change if we need in any points. However, I could not see any component on emotion on the turning flywheel. It seems so capitalist to me! We must add emotional intelligence to make the flywheel transformation into education. “Level 5 Leadership” is compared to high-profile celebrity leaders with elite and superior skills and personalities. Level five leaders are self-effacing, quiet, reserved. The author points out that level five leaders build enduring greatness through a paradoxical blend of personal humility and professional will. By considering Collins’s hierarchy of leadership, it is difficult to place the school to the school head on the hierarchy. The school principals or heads must have leadership skills. They have to build relationships and work collaboration among teachers, students, parents, boards, support staff, members of ministry of natural education, and other community. Some school principle tries to do this, but most of them are not a level five leadership. They are so polite to everybody, silent. They She try to create time to speak everybody who knock their door, speak slowly. Some parents and teachers think that it is a sign of their weakness. I do not agree with them. However, other people in the school easily influence them. I think that this is one of their weaknesses. So, They could not build a good school development team with the right people. For a school leader, it is difficult to apply concept “getting the right people on the bus, the wrong people off the bus, and the right people in the seats”. The school principle as a leader wants to gain every people into society. Being great, good, or bad is not important; they are people who are living in same country. So, principal is important in the school: not because of being on the top, but because they have an impact on people. If they use their power honestly, they should motivate the people, build strong relationship and common goals among all. Being produced and sustained student achievement must be profits for a school principle. Conclusion To end to say; my point is not fit with Collins’ concept. I support to combine with Bolman & Deal (2003, p.314) “Reframing Organization” and “Collins’s framework”. Starting with structural frame, having a school policy, vision, and applicable mission are the first. Confronting the brutal fact, hedgehog concept (what is school best, educational engine), technology accelerator, and flywheel is not an infinite loop. It requires improvements in each turn. Additionally, in the human resources frame, it merges with level five leaders and first who then what. In the symbolic frame, peers never lose faith, leaders apply hedgehog concept (deeply passionate) and form a culture of discipline. Manager does not want to make a big change in people. Many of them work with each other for many years. They have an emotional link between people in the school. If a teacher works for five years in a school happily, after making big change in the school, the heads cannot say to the teacher “we do not want you, because you are not people right now.” There are many shortfalls in Collins‟ concept as I explained above. Thus, we need to combine and reframe the leadership and school development with Bolman and Deal. References: Bolman, L. & Deal, T. (2003). Reframing Organizations. Third Edition. Collins, J. (2001). Good to Great. Boulder Collins, J. (2005). Good to Great, and the Social Sectors. Boulder, pp. 17-23. Acknowledgement: Special thanks to Pearl Rock Kane who is the Klingenstein Family Chair Professor of education in the Department of Organization and Leadership, director of the Klingenstein Center for Independent School leadership and advisor for the Master’s degree programs focusing on school leadership at Teachers College, Columbia University. |
FollowAuthorArchives
October 2020
Categories
All
|