Her ne kadar teknolojik yenilikler biz teknoloji severleri heyecanlandırsa, sürekli yeni uygulamalar keşfedip bunları “Nasıl kullanabiliriz?”, “Nerede faydalı olur?” düşüncesiyle eğitimler verip, örnekler göstersek de, işler hiç de umduğumuz gibi gitmeyebiliyor. Kabul edelim ki, eğitimcilerin, özellikle öğretmenlerin bu konuda ki tutumu hala beklenilen düzeyde değil. Çünkü öğretmenlerin, öğretim sürecinde teknoloji kullanmak anlamında ciddi kaygıları var: “Sabah sınıfa girdiğimde, elektronik tahtayı açıyorum, akşam çıkarken kapatıyorum. Kullanmadı demesinler. Aman bozulur falan şimdi, başıma iş almayayım...” “ İyi güzel diyorsunuz da müfredat yetişmiyor hocam...” “ Ben bunun nasıl kullanılacağını anlayıp, onu sınıfa gösterene kadar, ooh hoooo... Bir ünite bitirir, üstüne karma test çözdürürüm...” “Projede bir yere kadar hocam, sınavlarda yapamıyorlar” “Tembel oldular hocam. Her şeyi böyle hazır vermiş gibi oluyoruz, önceden en azından kitap defter kontrolü yapardık, simdi tablette var diye gezmeye gelir gibi okula geliyorlar. İyice tembel oldular. Nasıl olsa sonra izleriz, sonra notlara bakarız düşüncesinden dersi bile dinlemiyorlar artık.” İşte bu cümleler, hiç abartısız birinci ağızdan duyulan, hatta bazı öğretmenlerin içlerini dökmek ister gibi serzenişte bulunduğu söylemlerden sadece bir kaç örnek... Diğer taraftan, çok iyi bir özel okulun, yabancı genel direktörüyle yaptığımız ayaküstü sohbette bana sorduğu soru: “Bana öyle şeyler söyleyin ki, ben okul başladığında yapacağım toplantıda öğretmenlere şu sorunun cevabını verebileyim. Kullanmasalar bile artık bana bu soruyu sormasınlar. “Teknolojiyi derslerinde neden kullansınlar? Bana teknolojinin derste kullanımının ne faydası olduğunu söyleyin. Benim de öğretmenleri ikna edici bir cevabım olsun.” Karşımda, çok donanımlı bir okulun genel direktörü vardı, okulunda seçkin bir öğretmen kadrosuna sahipti ve öğrencilerin başarı düzeyi ortalamanın üstündeydi. Daha önce de devlet okullarını pek çok kez ziyaret etmiş, öğretmenler ve okul yöneticileriyle görüşmüştüm. Şartlar farklı olsa da, kaygılar aynıydı. O nedenle konunun özüne, en başa geri dönüp yeni bir araç tanıtmak yerine, “teknoloji derslerimde neden kullanmalıyım?” konusunu biraz derinleştirmek istiyorum. Roblyer & Doering (2013) tarafından yazılan, “Integrating Educational Technology into Teaching” adlı kitapta bu konu çok iyi incelenmiş ve öncelik verilmiş. Burada yer alan problemlerden yola çıkarak, kendi deneyimlerimle örneklendirmeye çalışacağım. Roblyer & Doering (2013)’e göre, "Eğitimde Teknoloji Kullanımı" en temel üç probleme cevap verir:
Şimdi bu başlıkları biraz daha açalım. Problem1: Teknolojiyi kullanarak, öğrencilerin derse katılımını ve motivasyonu nasıl artırabiliriz?
Problem2: Öğrencilerin öğrenme ihtiyacı nasıl desteklenir?
Problem3: Öğrencileri geleceğe nasıl hazırlarız? Öğrencilerin ne öğrendiklerinden çok, nasıl öğrendiklerinin üzerinde durmalıyız. Öğrencilerin, “Öğrenmeyi öğrenme” yani yaratıcı düşünme, etkili karar verme gibi becerileri kazanmaları, bir konuyu, bir kuralı ya da kavramı ezberlemelerinden daha önemlidir. Roblyer & Doering (2013)’e göre, 21. yüzyılda öğrencilerin bu becerileri kazanabilmeleri için üç farklı okuryazarlık alanında beceri kazanmış olmaları bekleniyor:
Bu nedenle öğrencilerin bilgi ve iletişim teknolojileri becerilerini K12 düzeyinde kazanmış olmaları çok önem taşıyor. Bunun da bir sonucu olarak, eğitime teknolojiyi entegre etmek isteğe bağlı bir durumdan çıkmalı ve gereklilik halini almalıdır. References: Roblyer, M. D., & Doering, A. H. (2013). Integrating Educational Technology into Teaching (6th ed.). Pearson.
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
FollowAuthorArchives
October 2020
Categories
All
|